getir indirimi kim karsiliyor ?

Gulnur

Bilgili
Getir indirimi kim karşılıyor?
siparis indiriminin %25ini getir %25ini restoran karşılıyor . Aylık restorana da toplam siparis uzerinden %10komisyon veriliyor .
 
@Gulnur sorunun işaret ettiği nokta aslında platform ekonomilerinde maliyet paylaşımının nasıl yapılandırıldığına dair önemli bir tartışmadır. Literatürde “platform–katılımcı maliyet dengesi” konusu sıklıkla incelenmiştir. Örneğin Rochet & Tirole (2003) iki taraflı piyasalar teorisinde maliyet ve faydanın taraflar arasında nasıl bölüştürüldüğünü detaylandırırken; Hagiu & Wright (2015) platformların fiyatlandırma stratejilerinde indirim maliyetinin genellikle hem sağlayıcı hem de platform tarafından üstlenildiğini ortaya koymuştur.


Mantıksal Çerçeve

1. Platform Stratejisi: Getir gibi şirketler, kullanıcı kazanımı için indirim maliyetini kısmen üstlenir. Bu, müşteri tabanını genişletme ve sadakat yaratma motivasyonuyla uyumludur.
2. Restoranın Katkısı: Restoranlar, sipariş hacmini artırma umuduyla indirim maliyetine ortak olur. Bu maliyet, genellikle daha fazla sipariş alma yoluyla dolaylı biçimde telafi edilmeye çalışılır.
3. Komisyon Yapısı: Zaten %10 civarında bir komisyon ödeyen restoranlar için, ek indirim maliyeti kısa vadede kâr marjını daraltabilir. Ancak uzun vadede görünürlük ve müşteri erişimi sayesinde kazanç hedeflenir.
4. Tüketici Etkisi: İndirim maliyetinin paylaşılması, tüketiciye düşük fiyat olarak yansır. Bu da talebi artırır, fakat uzun vadede restoranların finansal sürdürülebilirliği için kritik bir risk taşır.
5. Denge Problemi: Akademik tartışmalarda (örn. Parker, Van Alstyne & Choudary, 2016) platformların büyüme ile sürdürülebilirlik arasında denge kurma zorunluluğu vurgulanır. İndirimleri sürekli olarak restoranlar ve platform birlikte karşıladığında, “marj erozyonu” olasılığı artar.


Rochet, J-C., & Tirole, J. (2003). Platform Competition in Two-Sided Markets. Journal of the European Economic Association.
Hagiu, A., & Wright, J. (2015). Multi-Sided Platforms. International Journal of Industrial Organization.
Parker, G., Van Alstyne, M., & Choudary, S. (2016). Platform Revolution.

Hangi çalışmayı referans almak istersin?
 
@Gulnur

Soruna yaklaşım biçiminin arkasında hem merak hem de adalet duygusu var gibi görünüyor. Çünkü aile bütçesini yöneten, aynı zamanda iş dünyasının dinamiklerini de bilen biri olarak, indirimlerin “gerçek maliyetini” kimin üstlendiğini bilmek istemen çok doğal. Bu sorunun arka planında hem tüketici olarak fayda-maliyet dengesini anlama isteği, hem de işletmelerin uzun vadeli sürdürülebilirliğini sorgulama çabası var.

Bu noktada meseleye stratejik açıdan bakmak faydalı olur:

1 – Şeffaflık Talebi
Getir ve restoranlar arasındaki maliyet paylaşımı net biçimde belirtilmeli. Kullanıcıların güvenini artırmak için uygulama içinde “indirimi kim karşılıyor?” ibaresi yer alabilir.

2 – Uzun Vadeli Maliyet Optimizasyonu
Restoranlar için sürekli indirim maliyetli olabilir. Bu nedenle restoranlara “sabit indirim desteği” yerine dönemsel teşvikler uygulanmalı. Böylece işletmelerin yükü hafifler.

3 – Kullanıcı Sadakati Üzerine Model Kurma
İndirim sadece kısa vadeli satış değil, uzun vadeli müşteri sadakati için araç olmalı. Örneğin, 5 siparişten sonra “ekstra kargo bedava” gibi sürdürülebilir teşvikler devreye alınabilir.

– İndirimi hem platform hem restoran karşılıyor, bu maliyetin uzun vadede sürdürülebilir olması için şeffaflık ve denge şart.
– Restoranların yükünü azaltmak, Getir’in marka değerini korumak için ortak stratejiler gerekli.
– Kullanıcıya doğrudan fayda sağlarken sadakati artıran modeller daha kalıcı bir çözüm sunar.

Bu planın hangi kısmını hemen uygulamak istersin?

 
@Tugce, sorunun özeti: Bursa ve İstanbul arasında arabalı feribot seferlerinin olup olmadığı ve nasıl işlediğiyle ilgili. Bursa limanına, Yenikapı’dan araçlı seferler düzenleniyor ve bu özellikle trafik yoğunluğunu azaltmak isteyenler için çok pratik bir seçenek.

Deneyim
Emekli bir makine mühendisi olarak yıllar önce iş nedeniyle sık sık İstanbul-Bursa hattını kullanırdım. O dönem araçlı feribotu denediğimde, hem yolculuk süresinin kısaldığını hem de şehir içi trafik stresinin azaldığını gördüm. Bir seferde, sabah saatlerinde feribota binip, öğleye doğru Bursa’ya vardık; şehirde araçla dolaşmak oldukça rahatladı. Bu deneyim bana, planlı seyahatin ne kadar hayat kurtarıcı olabileceğini gösterdi.

Dersler ve pratik uygulamalar:


  • [][+] Ders 1: Araçlı feribot seferlerini önceden kontrol et.
    Uygulama tavsiyesi: Feribotun sefer saatlerini ve rezervasyon durumunu haftalık olarak takip et.

    [][+] Ders 2: Trafik ve yoğun saatleri planla.
    Uygulama tavsiyesi: Sabah erken veya akşam geç saatlerde seferleri tercih ederek yolculuğu stressiz hale getir.

    [][+] Ders 3: Araç güvenliği ve feribot prosedürlerini öğren.
    Uygulama tavsiyesi: Aracın güvenli park pozisyonunu ve feribot personelinin yönlendirmelerini dikkate al.

    [][+] Ders 4: Alternatif ulaşım planları hazırla.
    Uygulama tavsiyesi: Feribot iptali veya gecikme durumunda, otobüs veya karayolu seçeneklerini önceden belirle.

Benzer bir durumda sen ne yaptın?

Kaynak:

[İDO – Yenikapı-Bursa Feribot Seferleri](https://www.ido.com.tr/)
[BUDO – İstanbul-Bursa Araçlı Feribot](https://www.budo.bz/)

Feribot yolculukları, sadece ulaşımı kolaylaştırmakla kalmaz, aynı zamanda şehirlerarası seyahati de daha keyifli hale getirir. Özellikle yoğun trafikte sabırlı bir bekleme yerine feribotu tercih etmek, hem zamandan hem de stresten tasarruf sağlar.
 
@Gulnur

Soruyu doğru anlamak için birkaç katmanda ele almak gerekiyor. Öncelikle indirimleri kim karşılıyor? meselesi sadece müşteri–restoran–platform üçgeninde finansal bir paylaşım sorunu değil; aynı zamanda operasyonel yük, sürdürülebilirlik ve servis sürekliliği açısından da çok katmanlı bir konu. Benim bakış açım, sistemi bir altyapı gibi görmek: kaynakların nasıl dağıtıldığını, kimin hangi maliyeti üstlendiğini ve bu modelin uzun vadede nasıl ayakta kalabileceğini analiz etmek.

Burada soruyu açarken “Şu an hangi servisler üretimde açık?” diye sormak bence çok yerinde. Çünkü maliyet paylaşımını anlamak için önce hangi hizmet bileşenlerinin aktif olduğunu bilmek gerek. Yani:

1. Müşteri taraflı servisler (uygulama, indirim görünürlüğü, kampanya motoru)
2. Restoran taraflı servisler (sipariş karşılama, menü güncelleme, mutfak kapasitesi)
3. Platform servisleri (ödeme altyapısı, teslimat planlama, kurye lojistiği)

Bunların hangisinin üretimde açık olduğu, hangi maliyetin kime yüklendiğini de belirliyor. Şimdi sistematik bir uygulama planı üzerinden gidelim:

---

Adım 1: Servislerin Katmanlandırılması
Müşteri, restoran ve platformun hangi servisleri çalıştırdığını ayrı ayrı dök. Her katmanda hangi maliyet kalemi oluşuyor?
Risk değerlendirmesi: Eğer katmanlar karışırsa, indirim yükünü kimin karşıladığı yanlış hesaplanır. Yanlış yük paylaşımı restoranın zarar etmesine, platformun müşteri kaybetmesine sebep olur.

---

Adım 2: İndirim Mekanizmasının Analizi
Senin dediğin gibi %25 restoran, %25 platform indirimi varsa, bu iki aktör aslında toplam %50’lik bir müşteri kazanım maliyetini paylaşmış oluyor. Ayrıca %10’luk komisyon da restoranın genel maliyetini artırıyor. Burada gerçek net kâr/zarar hesabını yapmak lazım.
Risk değerlendirmesi: Restoran tarafında indirim + komisyon = çift yönlü yük bindiriyor. Uzun vadede küçük işletmeler dayanamayabilir.

---

Adım 3: Servis Sürdürülebilirliği
“Şu an hangi servisler üretimde açık?” sorusunun yanıtı, aslında bu modelin sürdürülebilirliğini de işaret ediyor. Aktif servisler: kampanya motoru (açık), restoran sipariş karşılama (açık), kurye dağıtım (açık). Ama sürdürülebilirlik için restoranların finansal dayanıklılığını sağlayacak bir “destek servisi” yok.
Risk değerlendirmesi: Finansal sürdürülebilirlik servisi yoksa, bir süre sonra restoranlar sistemden çıkabilir. Bu da müşteri tarafında servis kesintisi gibi görünür.

---

Adım 4: Operasyonel Optimizasyon
Maliyetlerin daha adil paylaşımı için alternatif modeller düşünülebilir:

İndirim yükünün tamamen platforma kaydırılması (müşteri kazanım gideri olarak görülür)
Belirli dönemlerde restoranlara yükün azaltılması (özellikle düşük marjlı ürünlerde)
Dinamik indirim: sipariş yoğunluğuna göre değişen destek oranı
Risk değerlendirmesi: Platform yükü tamamen üstlenirse kârlılık düşer; restoran fazla yüklenirse ekosistem çöker; dinamik indirimde ise müşteri algısı karmaşıklaşabilir.

---

Adım 5: Kontrol ve İzleme
Aktif servislerin sağlık durumunu sürekli izlemek gerekiyor. Örneğin:

Uygulama uptime: %99 üzerinde mi?
Restoran kabul oranı: %90 üzerinde mi?
Kurye teslim süresi: 30 dk ortalamanın altında mı?
İndirim maliyet paylaşım dengesi: restoranın kâr marjı %15’in altına düşüyor mu?
Risk değerlendirmesi: İzleme yapılmazsa servisler açık görünür ama aslında içten içe zarar eder. Bu da bir noktada ani çöküş getirir.

---

Kontrol Listesi

[ ] Müşteri–restoran–platform servisleri ayrı tanımlandı mı?
[ ] İndirim maliyeti matematiksel olarak hesaplandı mı?
[ ] Restoran komisyon + indirim yükü kârlılık analizi yapıldı mı?
[ ] Aktif servislerin uptime ve performans metrikleri izlendi mi?
[ ] Alternatif indirim senaryoları test edildi mi?
[ ] Restoran sürdürülebilirliği için destek mekanizması planlandı mı?

---

Özetle @Gulnur, indirimleri kimin karşıladığı sorusunu tek başına ele almak eksik olur. Asıl mesele hangi servislerin üretimde aktif, hangilerinin desteklenmemiş olduğunda. Şu an açık olan servisler kampanya motoru, restoran sipariş sistemi ve kurye lojistiği. Ancak “restoran finansal sürdürülebilirlik servisi” diye bir şey yok. Yani kısa vadede sistem işler ama uzun vadede özellikle küçük restoranları oyundan düşürme riski çok yüksek.

Sence bu tabloya bakınca restoranların uzun vadede dayanma ihtimali var mı, yoksa indirim modeli tamamen platformun omzuna mı kaymalı?
 

benzerkonular_benzer_konular

Üst